RTÜK, Sayıştay ve Cumhurbaşkanlığının 2009 Yılı Bütçe Kanun Tasarısı Üzerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda Yaptığı Konuşmanın Özeti

? Hakkında çok ciddi iddialar olan Sayın Zahid Akman?ın RTÜK Başkanı olarak burada sunum yapıyor olmasını Parlamento adına son derece üzüntü verici buluyorum.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa?nın ilgili maddesine göre, radyo ve televizyon yayınlarının Anayasa?nın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, millî güvenliğe ve genel ahlaka uygun olması gerekir. Yine ilgili Yasa?nın aynı maddesinde, yayınların toplumun millî ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması esastır. Doğal olarak, Radyo Televizyon Üst Kurulunun yasayla çerçevesi çizilmiş olan bu yayınların, bu ilkelere uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemesi esastır. Böylesine önemli hassas bir görevi yürütmektedir Radyo Televizyon Üst Kurulu. Doğal olarak, bu Kurulun mensuplarının, bu Kurulun Başkanının, toplumda herhangi bir şekilde tartışılmayacak kişiler olması gerekir. Oysa, Radyo Televizyon Üst Kurulunun Başkanı Sayın Zahid Akman bir süredir kamuoyunda çok ciddi tartışmaların odağı olmuştur, çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır. Bu çok ciddi suçlamalar son derece ciddi belgelere dayalıdır. Kendisinin bu iddialara bu suçlamalara karşılık olarak yapmış olduğu açıklamalar kamuoyunda hiçbir zaman tatmin edici olmamıştır. O kadar ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı Sayın Toptan, RTÜK Başkanıyla ilgili olarak ?Tabii ki kendi takdiridir ama istifa etse iyi olur? anlamında bir söz etme ihtiyacı bile duymuştur.
Almanya?da yüzyılın en büyük yolsuzluğu olarak nitelendirilen Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak iddianamede adının olmadığını ifade etmiştir. Daha sonra ortaya çıkmıştır ki, iddianamenin yirmi yerinde adı geçmektedir. Dün Sayın Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamayla Rehber diye bir şirkete ortak olduğunu ortaya çıkardı. Bu Radyo Televizyon Üst Kurulu Yasası?nın 9?uncu maddesine çok açık bir şekilde aykırıdır. Bu aykırılığı yaşayan, bu aykırılığa konu olan bir kişinin RTÜK Başkanı olarak burada sunum yapıyor olmasını ben Parlamento adına son derece üzüntü verici buluyorum.
? Devlet Denetleme Kurulunun raporları web sayfasından kaldırılmış
Sayın Genel Sekreter ?Cumhurbaşkanlığının web sayfası yeniden düzenlendi.? dedi. Web sayfasına baktım. Ancak web sayfasında eskiden Cumhurbaşkanlığı nezdindeki Devlet Denetleme Kurulunun raporları yer alırken artık bu raporların orada yer almadığını gördüm. Web sayfasında yer alan açıklamaya göre ?Bu raporların bazı bölümlerinde gizlilik dereceli bilgiler yer aldığı için bunlar web sayfasından kaldırılmıştır.? denilmektedir. Ancak bu raporlar bugüne kadar orada yer aldı, kaldı, isteyenler, ilgililer o raporlardan yararlandı. Bugüne kadar, o zamanki, eski Cumhurbaşkanı döneminde, o zamanki yönetim tarafından kamuoyuna açıklanmasında, ilgililerin yararlanmasına sunulmasında herhangi bir sakınca görülmeyen raporların şimdi bu gerekçeyle işlemden kaldırılıyor olmasını hem yadırgıyorum hem doğru bulmuyorum.
? Rektör atamaları konusunda Sayın Cumhurbaşkanı yetkisini en çok oyu alan adaylar lehinde kullanırsa, Türkiye Cumhuriyeti bir sorunu aşmış olur
Bizim anayasamız 1982 Anayasa?sı. O dönemin şartlarını yansıtan bir anayasal anlayışa sahip. Başkanlık sistemi diyemeyeceğimiz, ?yarı başkanlık sistemi? olarak isimlendirmek istesek dâhi ona tam oturmayan ama parlamenter demokrasiyle de tam uyumlu olmayan, nevi şahsına münhasır bir Cumhurbaşkanlığı modeli tarif etmiştir. Bu modelde rektör seçimini hepimiz biliyoruz. İlgili kurul üç tane aday belirliyor, Sayın Cumhurbaşkanının onayına sunuyor, Sayın Cumhurbaşkanı bu üç adaydan herhangi birisini seçme olanağına sahip. Anayasa, yasalar, Cumhurbaşkanına bu takdir hakkını veriyor. Eski Cumhurbaşkanımız da, şimdiki Cumhurbaşkanımız da bu takdir hakkını kullanıyorlar. Takdir hakkını zaman zaman en yüksek oyu alan aday lehinde değil de ikinci sırada veya üçüncü sırada yer alan adaylar lehine kullanabilmektedir. Benim önerim, Sayın Cumhurbaşkanının bir geleneği başlatmasıdır. Bu konuda kendisinin bir beyanı da oldu, kamuoyuna yansıdı. ?Ben bu yetkilerimden vazgeçmeye hazırım.? şeklinde bir açıklaması da var. Bu yetkisini Sayın Cumhurbaşkanı en çok oyu alan adaylar lehinde kullanırsa, rektör atamaları konusunda Türkiye Cumhuriyeti bir sorunu aşmış olur. Takdir hakkı vardır. Ama bu takdir hakkını en çok oy alan aday lehinde kullanırsa Cumhurbaşkanlığı makamının daha yüceleceğini ve tartışmaların dışında kalacağını söylemek isterim. Kanaatim budur.
? Sayıştay, merkezî yönetim bütçesinin var olan cinsiyet eşitsizliğini gidermede etkili olup olmadığı, sosyal harcamaların arzu edilen sonuçları yaratıp yaratmadığını ölçmeye yönelik çalışmalar yapabilir
Sayıştay iki konuyu gündemine almalıdır diye düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi cinsiyete dayalı bütçeleme, merkezî yönetim bütçelerinin toplumdaki cinsiyet eşitsizliğini azaltma yönünde ne kadar fonksiyon icra ettiğini ölçmeye yönelik bir kavramdır. Yani kadınlara mahsus bir bütçe değil ama merkezî yönetim bütçesinde yer alan bütün faaliyetlerin, bütün programların topluma nasıl yansıdığını, var olan cinsiyet eşitsizliğini gidermede etkili olup olmadığını ölçmeye yönelik bir kavramdır. Bunun için bütün programlar analiz edilir. Eğer o program bütçe programı uygulamada bu eşitsizliği gidermeye yönelik bir sonuç yaratmamış ise hükûmetler ona göre programlarını yeniden şekillendirirler. Bu analizin bizim merkezî yönetimde, kamu mali yönetiminde olmadığını görüyorum. Bu kavram bizde de tartışılıyor; bazı akademisyenler bunu gündemine almış, yazıyorlar, ilgileniyorlar. Bazı ülkelerde bunun uygulamaları var, bizde de bunun olması gerektiğini düşünüyorum. Sayıştay bu konuda bir öncülük yapabilir, yürütme organına yardımcı olabilir; zaman zaman belli konularda düzenledikleri çok güzel raporlar var. Bu konuda da bir çalışma yapar, Parlamentonun bilgisine sunarsa, Hükûmetin bilgisine sunarsa, gerçekten bundan toplum olarak, Türkiye olarak çok yararlanacağımızı düşünüyorum.
İkinci önerim: Bu çerçevede yine sosyal bütçe kavramına Sayıştayın eğilmesidir yani merkezî yönetimin sosyal harcamalarının arzu edilen sonuçları yaratıp yaratmadığını ölçmektir. Sosyal harcamalar hedefine ulaşıyor mu ulaşmıyor mu; hedeflenen nedir, neye varmışızdır, ulaşmışızdır? Bu da akademisyenler tarafından tartışılan bir konudur. Hatta bu iki konuya yönelik platformlar var bunları Türkiye?ye, topluma mal etmeye çalışan. Belki şu an sesleri o kadar güçlü değil ama ileride daha güçlü olacağını düşünüyorum. Sayıştay bu konulara eğilirse son derece yararlı olacaktır.
? Sivil toplum kuruluşlarının ziyaretçi yasağı olduğu günlerde Meclis?e girişi konusundaki sıkıntı giderilmelidir
Sivil toplum kuruluşlarının yasama sürecine katılması yönünde geçen Meclis bütçe görüşmesinde Sayın Meclis Başkanı çalışma yapacağını söylemişti. Şimdi, Meclise ziyaretçi yasağı olunca, belli günlerde çalışma nedeniyle, sivil toplum kuruluşları da o ziyaretçi yasağı kapsamında buraya giremiyorlar. Oysa biz tasarılar görüşülmeden, bazı sivil toplum örgütlerinin görüşlerine ihtiyaç duyuyoruz. Örneğin biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak davet ediyoruz, öncesinde kendi grubumuzla çalışıyoruz ama her seferinde bir güçlük yaşıyoruz; ya ben kapıya gidiyorum oradan alıyorum ya başka dolambaçlı yollara başvuruyoruz ya da Salı gününe denk getirmeye çalışıyoruz eğer komisyon müsaitse. Bunu, acaba Meclis Başkanlığımız nasıl çözecektir?

 

Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm almak zaten karar verin. Biz kulüp geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen birkaç dakika beklemek zorunda.