Hamzaçebi, Denizcilik Sektöründe Meydana Gelen Ölümcül Kazalarla İlgili Basın Toplantısı Düzenledi

İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Şile'de bir geminin, 1 Kasım 2017'de battığını, o günden bu yana arama kurtarma çalışmasının sürdüğünü, gemide 7 kişinin cansız bedenine ulaşıldığını anımsattı.
 
Gemide 9 kişi olduğunun tahmin edildiğini ifade eden Hamzaçebi, bunun sıradan bir deniz kazası olmadığını belirtti. Hamzaçebi, geminin, fırtınalı denizde giderken değil, elverişsiz geminin sefere çıkması nedeniyle battığını söyledi.
 
Hamzaçebi, 44 yaşındaki bu gemide 10 kişilik mürettebatın bulunması gerekirken 7'sinin görev yaptığını, birinci kaptan, çarkçı başı ve yağcının olmadığını söyledi. Hamzaçebi, birinci kaptan, çarkçı başı, yağcının bulunmadığı geminin sefere çıkmasının mümkün olmadığını vurgulayarak, birinci kaptanın, "Ben bu gemiye hiçbir zaman binmedim." dediğini anlattı. Hamzaçebi, "Bu açıklama sektördeki bir gerçeği ortaya koyuyor. Bu tür eski ve yaşlı gemiler, bir kaptanın, kaptanlık cüzdanı, kaptanlık belgesi kiralanmak suretiyle sefere çıkarılmaktadır. O kaptan ve ilgili personel gemide var gözükmekte ama fiiliyatta bulunmuyor. Aldığım bilgilere göre gemi geçen yıl Ünye Tersanesinde makina dairesindeki sacın çürümesi nedeniyle bakıma alındı. Liman Başkanlığı, geminin sefere çıkması iznini bu çürüklük nedeniyle vermemiştir." diye konuştu.
 
Bunların sadece bu gemiye mahsus olmadığını dile getiren Hamzaçebi, Marmara Denizi'nde eski, yaşlı, sefere elverişli olmayan gemilerin sefere çıkmak için beklediğini söyledi. Akif Hamzaçebi, bir şekilde formalitelerin tamamlandığını, bu gemilerin sadece mürettebatın değil diğer insanların da hayatını tehlikeye atacak şekilde sefere çıkarıldığını ve ciddi ihmalin bulunduğunu belirtti.
 
Gemilerin 5 yılda bir tersaneye alınarak muayene edildiğine işaret eden Hamzaçebi, ancak bunların ciddi yapılmadığının ortaya çıktığını, öyle olsa bu geminin sefere çıkamayacağını aktardı.
 
Bu konuyu ve denizcilik sektöründe yaşanması muhtemel benzer ölümcül kazaları önlemek için Meclis araştırma önergesini, CHP TBMM Grubu'na verdiğini bildiren Hamzaçebi, diğer partilere de çağrı yaparak, araştırma komisyonun kurularak denizcilik sektöründeki bu sorunların incelenmesini istedi.
 
-"Geçmişini, tarihini yok eden toplumlar, millet değil topluluktur"
 
Hamzaçebi, Taksim'deki yeni Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Projesi'nin, İstanbul'un bir başka bölgesinde yapılmasını önererek, "İstanbul sadece Taksim'deki AKM'de sıkışmış olan sanat ve kültür faaliyetleriyle yetinmemeli, en az üç adet olmalı." dedi.
 
Hamzaçebi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tanıttığı projeye göre, Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezinin (AKM) yıkılarak, yerine daha büyük kapasitede, aynı isimde, opera, diğer sanatsal faaliyetlerin gerçekleştirileceği bir mekân yapılacağını anımsattı.
 
Siyasi hayattaki kutuplaşma alışkanlığını burada da gördüklerini ifade eden Hamzaçebi, "Mevcut Atatürk Kültür Merkezi mi daha iyi yoksa Sayın Cumhurbaşkanı'nın tanıtımını yaptığı bu yeni proje mi daha iyi? Böyle kutuplaşma içinde bu sorunu tartışmayı asla doğru bulmuyorum." dedi.
 
Bir bakanın, "İnsanın nasıl ömrü varsa binaların da var. AKM yaşlanmış, yorulmuş, yıkılmalı, yeni bir kompleks yapılmalı." dediğine dikkati çeken Hamzaçebi, binanın yaşlanması, yorulması görüşüne asla katılmadığını vurguladı. Binayı sadece beton, demir yığını olarak ele alınması halinde bile betonun 250 yıl ömrü olduğunu belirten Hamzaçebi, "Ayasofya Cami, Süleymaniye Cami için, Cumhuriyet dönemi eserleri için yorulmuştur diyebilir miyiz?" sorusunu yönetti.
 
Akif Hamzaçebi, binaların, büyüklükleriyle değil, ruhlarıyla, işlevleriyle değerlendirildiğini vurgulayarak, her binanın ruhu olduğunu anlattı. Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Binanın ruhu ve işlevi onu nesiller boyunca kullanan insanların, hatıralarıyla daha da değerlenirler. Binalardaki bu ruhu yok sayıp, binayı sadece beton ve demir yığını olarak görüp, yıkarsanız geçmişinizi yok etmiş, tarihi yıkmış olursunuz. Geçmişini, tarihini yok eden toplumlar, millet, ulus değil sadece birer topluluktur. Mevcut AKM binası, 29 Ekim 1946'da projelendirilmiş ve temeli atılmıştır. 23 yıl süren fedakarlık sonucunda inşaatı tamamlandı. 71 yıllık bir tarihten söz ediyoruz. Neden bu binayı yıkıyoruz? Bir önerim var: İstanbul 15 milyonluk bir megapol. Burada sanat faaliyetlerinin gerçekleştirileceği sadece bir mekan mı olmalı? Avrupa'da bir milyonluk kentlerde bile iki, üç, dört tane böyle salonlar var. Hiç kimse Avrupa'nın kültür başkentlerinde 'eski kültür merkezini yıkıp yenisini yapalım' demiyor. Oğul Tabanlıoğlu, eğer baba Tabanlıoğlu'nun mirasına sahip çıkacaksa, cephesini ona benzettiği bu yeni AKM'yi, İstanbul'un bir başka yerinde yapmanın gayretine, arayışına girsin. İstanbul'un buna ihtiyacı var. İstanbul sadece Taksim'deki AKM'de sıkışmış olan sanat ve kültür faaliyetleriyle yetinmemeli, en az üç adet olmalı. Bir tane Anadolu yakasına yapmalıyız.
 
Yeni projenin İstanbul'un bir başka bölgesinde yapılmasını öneriyorum. Kapasitesi çok daha fazla olabilir ama binalar kapasiteleriyle değerlendirilmezler. Bir şeyi yıkıp, yerine yenisini yaparsanız o kentin tarihini yok etmiş olursunuz. AKM'nin yıkılması demek koruma kurullarının hiçbir işlevinin kalmamış olması demektir. Eski eser, korunması gereken eser, sadece Osmanlı dönemi eserleri değildir. Osmanlı dönemindeki bütün mimari eserler medeniyetimizin şaheserleridir. Cumhuriyet döneminde yapılan, AKM gibi binalar da Cumhuriyet döneminin şaheserleridir. Hepsi bizim kültürümüzün unsurudur. Aynı anlayışla hepsine sahip çıkmalıyız."
 
Hamzaçebi, ayrıca pazar günü İstanbul maratonun halk koşusuna katılacağını ifade ederek, "Amacım Ali İsmail'in düşlerindeki özgür dünyayı yaratmak, okuyan çocuklarımıza burs desteği sağlamaktır." diye konuştu.
-?Bu kadar gökdelen yaptıktan sonra şimdi eleştirilmesini samimi bulmuyorum?
 
Bir gazetecinin Erdoğan'ın, İstanbul'daki gökdelenlerle ilgili eleştirisini anımsatması üzerine ise Hamzaçebi, bu gökdelenlerin, Erdoğan'ın belediye başkanı olduğu dönemden bu yana 23 yıllık süre içinde çoğaldığını söyledi.
 
Gökdelenlerin artık İstanbul'un her yerinde olduğuna işaret eden TBMM Başkanvekili Hamzaçebi, bu kadar gökdelen yaptıktan sonra şimdi eleştirilmesini samimi bulmadığını, inanmadığını kaydetti.