13 Eylül 2008 Cumartesi günü CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve MYK üyesi Ali Kılıç ile birlikte yaptığımız basın toplantısında Kanal 7 (Yeni Dünya İletişim A.Ş.) hakkında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) uzmanları tarafından yapılan inceleme sonucunda 01.03.2007 tarihli bir rapor düzenlendiğini ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile iki yönetim kurulu üyesi hakkında suç duyurusunu kapsayan bu Raporun o tarihten buyana Cumhuriyet Savcılığı?na gönderilmediğini belirterek, SPK Başkanına yönelttiğim bazı sorular yanında Sayın Başbakan?a şunları sormuştum: Saygılarımla. Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm seçip zaten karar verin. Biz pazar geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen bir hafta beklemek zorunda.
??1. SPK uzmanlarının Kanal 7 yöneticileri hakkında düzenlediği suç duyurusu Raporunun işleme konulmaması için SPK Başkanı Turan Erol?a bir talimat verdiniz mi?
2. Haziran 2007?de makamınızda Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman olduğu halde SPK Başkanı Turan Erol?u çağırıp SPK uzmanlarının düzenlediği Rapor hakkında üçlü bir görüşme yaptınız mı? Bu görüşmede SPK Başkanından Kanal 7 meselesinin biran önce şirket lehine sonuçlandırılmasını istediniz mi?
3. Bunun üzerine SPK Başkanı Turan Erol?un size ?merak etmeyin konuyu halledeceğim? şeklinde bir beyanı oldu mu???
Sayın Başbakan 14 Eylül 2008 Pazar günü Partisinin Şişli İlçe Kongresinde yaptığı konuşmada konuya ilişkin olarak ?SPK Başkanına benim bu konularla ilgili verilmiş hiçbir talimatım yoktur, bunu ispat edemeyen alçaktır, şerefsizdir? demiştir.
Ortada olan bir gerçek vardır. Kanal 7 hakkındaki suç duyurusu raporu 19 aydır işleme konulmamıştır. İşleme konulmaması bir yana raporun 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce işlemden kaldırılması söz konusudur. Burada Kanal 7 ile ilgili açık bir koruma vardır.
Ben konuyla ilgili olarak Sayın Başbakan?a sadece soru yönelttim. Yönelttiğim sorular, böyle bir korumanın Sayın Başbakan?ın talimatlarıyla gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamaya yöneliktir. Milletvekili olarak bunu sormak parlamenter demokraside ?denetim hakkı?nın bir parçasıdır. Ayrıca Sayın Başbakan dünkü konuşmasında benim sorularımın tamamını kapsayan bir açıklama da yapmamıştır.
?Şeref? konusunda hassasiyet gösteren ve kendisini eleştirenleri ?alçak ve şerefsiz?? olmakla suçlayan Sayın Başbakan, öncelikle Kanal 7 hakkındaki bu korumanın nedenlerini açıklamak zorundadır. Sayın Başbakanın öfke ve hakaret dolu üslubu işleme konulmayan SPK Raporunun üstünü örtmeye yetmez. Tıpkı kötü giden ekonomi ve AKP?nin yolsuzluklarının üzerini örtemediği gibi.
Sayın Başbakan?ın kullandığı sıfatları kabul etmem tabi ki mümkün değildir. Ancak bunları kendisine iade ediyor olmak da bana mutluluk vermez, benim sadece üzüntü kaynağım olur. Bu nedenle bunu yapmayacağım. Bunun yerine yakın geçmişten bir olayı hatırlatmakla yetineceğim. Kendisi hakkında yaklaşık 7 yıl önce ?Tayyip Erdoğan?ın bir milyar doları varmış...? diyen bir işadamı karşısında; işadamına ?alçak? veya ?şerefsiz? veya başka herhangi bir sıfat yerine alttan alan bir tavırla ?Sayın?? diye hitap ederek ??bir iddiada bulundu ve bunu ispat etmek zorundadır? şeklinde cevap vererek bu lafı bir anlamda sineye çeken, yargıya taşımaya cesaret edemeyen bir Tayyip Erdoğan vardır.
Sayın Başbakan?ın ?şeref? konusundaki tutumunu vatandaşlarımızın takdirine sunuyorum.
Demokrasi ?tahammül?, ?medeni ilişkiler? demektir. Bu kavramlardan yoksun, kavgacı, gelmiş olduğu her yere kavga ederek geldiğini zanneden bir anlayışın demokrasi ile beraber yürümesi mümkün değildir. Bunu en iyi vatandaşlarımız değerlendirecektir.
Sayın Başbakan?a önerim siyaset anlayışını demokrasi, sivil toplum ve meşruiyet kavramları çerçevesinde gözden geçirmesidir. Yüzde 47?lik oy oranı meşruiyet açısından önemli ama yeterli değildir. Ayrıca yüzde 47?lik oy Tek Adam yönetimi için verilmemiştir. Meşruiyet toplumda (sadece Meclis?te değil toplumda da) olabildiğince geniş mutabakat demektir. Bu bizi ?sivil toplum? ve ?demokratik meşruiyet? kavramlarına götürür. Sivil toplum; ?devlet?in dışındaki bütün kurumlar, bütün vatandaşlardır. Demokratik meşruiyet ise bir mutabakata, sivil toplumun iknasına dayanır, kavgaya değil.